top of page

Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma ve Hukuki Sonuçları

  • Yazarın fotoğrafı: Avukat Mert YALÇIN
    Avukat Mert YALÇIN
  • 30 Haz
  • 8 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 2 Tem


1.1.CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA UZLAŞTIRMA

Ceza muhakemesi hukuku, ceza yargılaması süreci içerisinde maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve adaletin sağlanmasını amaçlayan hukuk dalı olarak, klasik anlamda devletin ceza yetkisini nasıl kullandığını düzenler. Ancak modern ceza yargılamasında yalnızca devletin cezalandırmasına odaklanmak yerine, fail ve mağdur arasındaki ilişkilerin onarılması ve toplumsal barışın yeniden tesisi gibi hedefler de göz önüne alınmaktadır. Bu çerçevede uzlaştırma kurumu, alternatif bir çözüm yolu olarak ceza muhakemesi hukukunda önemli bir yer edinmiştir. Uzlaştırma hem mağdur hem de fail açısından klasik ceza yargılamasının yaratabileceği olumsuzlukları azaltmakta ve daha etkin, insani bir adalet anlayışını öne çıkarmaktadır.


Uzlaştırma, genel olarak fail ile mağdurun serbest iradeleriyle uzlaştıkları, bir nevi "onarma adaleti" (restorative justice) prensiplerine dayanan bir kurumdur. Bu sistem, ceza muhakemesini bir hesaplaşma aracı olmaktan çıkarıp bir barışma ve toplumsal iyileşme mekanizması haline getirir. Nitekim uzlaştırma kurumunun temelinde, ceza hukuku yaptırımlarının ötesinde, taraflar arasındaki zararın giderilmesi ve toplumsal dengenin yeniden sağlanması amacı vardır. Bu bağlamda, uzlaştırma kavramının tanımlanması, tarihsel gelişimi, önemi ve taşıdığı temel özelliklerin ortaya konulması, ceza muhakemesi hukukunun insan merkezli bir yaklaşımla yeniden değerlendirilmesini sağlayacaktır.

Uzlaştırmanın tanımı üzerinde duracak olursak, bu kurum, suçun tarafları olan mağdur ve failin bir arabulucu ya da uzlaştırmacı eşliğinde bir araya getirilerek, suç nedeniyle ortaya çıkan zararlı durumun giderilmesini amaçlayan, ceza muhakemesi içindeki alternatif çözüm yollarından biridir. Bu kapsamda, uzlaştırma klasik ceza muhakemesi sürecinin yerine geçmez; ancak bu süreci tamamlayan, yer yer de sona erdiren bir alternatif mekanizma işlevi görür. Uzlaştırma uygulamasının temelinde ise gönüllülük ilkesi yatar. Tarafların serbest iradeleriyle bu sürece katılmaları, kurumun etkinliği ve hukukiliği açısından vazgeçilmez bir unsurdur


Uzlaştırma kurumu, özellikle suçun mağdur tarafını koruyucu ve onu aktif bir aktör haline getiren yapısıyla dikkat çeker. Mağdur, klasik ceza yargılamasında sıklıkla edilgen bir konumda yer alırken, uzlaştırma sürecinde doğrudan muhatap konumundadır. Bu durum hem mağdurun yaşadığı travmanın giderilmesi hem de suçtan kaynaklanan zararın telafisi açısından daha yapıcı bir sonuç doğurmaktadır.


Ayrıca fail açısından da uzlaştırma, klasik yargılamaya göre daha insani bir çözüm yolu sunar. Failin suçtan doğan sorumluluğunu kabul ederek, bunu telafi etmek üzere adım atması, bireysel düzeyde sorumluluk bilincini geliştirir. Bu bilinç, cezalandırma yerine onarma yönteminin uygulanması ile failin topluma yeniden kazandırılmasına katkı sağlar. Bu bağlamda, uzlaştırma sadece bireyleri değil, toplumun genelini ilgilendiren bir barış inşa aracı olarak da değerlendirilebilir.

Uzlaştırmanın önemi, sadece taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmesiyle sınırlı kalmaz. Aynı zamanda ceza adalet sisteminin yükünü hafifleten ve mahkemelerin iş düşüklüğünü azaltan bir fonksiyonu da bulunur. Bu durum, devlet açısından hem maliyet hem de zaman tasarrufu sağlarken, daha hızlı ve etkili bir adalet sisteminin işlemesine katkıda bulunur. Ayrıca, toplumda adalet duygusunun sağlanması ve kurumlara duyulan güvenin artması noktasında da uzlaştırma önemli bir rol üstlenmektedir


Bu noktada belirtmek gerekir ki, uzlaştırma kurumu her türlü suç için öngörülmemiştir. Daha çok katalog suçlar olarak adlandırılan ve kamu düzenini ciddi anlamda sarsmayan suçlar için bu yola gidilmesi öngörülmektedir. Bu da ceza hukukunun temel prensipleriyle çelişmeden, belirli sınırlar dahilinde alternatif çözüm yöntemlerinin kullanılabilmesini sağlar. Nitekim ülkemizde de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddelerinde uzlaştırma kurumuna ilişkin detaylı düzenlemeler getirilmiştir[7]. Bu düzenlemeler hem uygulamacıların elini güçlendirmekte hem de sistemin hukukiliğini teminat altına almaktadır.


Ceza muhakemesi hukukunda uzlaştırma kurumu, klasik adalet anlayışına alternatif, çağdaş ve insani bir yaklaşım sunması itibariyle büyük önem arz etmektedir. Suçun sadece kanunlara aykırılık değil, toplumsal ve bireysel düzen üzerindeki etkileri de dikkate alındığında, uzlaştırma bu etkileri azaltan, onarıcı bir adalet perspektifini yaygınlaştıran bir yapıya sahiptir. Mağdur ve failin kısıtlı ve sıklıkla hiyerarşik yargılama sürecinden ziyade, karşılıklı iletişime dayalı, çözüme odaklı bir platformda buluşturulması hem bireysel hak ve özgürlükler hem de toplumun huzuru açısından çağın gereklerine uygun bir adalet sisteminin işaretidir.

ree

1.2. UZLAŞTIRMANIN HUKUKİ DAYANAĞI

Türk hukukunda uzlaştırma kurumu ilk kez 2005 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile gündeme gelmiştir. Esasen TCK’da doğrudan uzlaştırmaya ilişkin sistematik bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bazı suçların soruşturulmasının mağdurun şikâyetine bağlı olması (örneğin TCK m.73), uzlaştırmanın uygulanmasına zemin hazırlamıştır. Ancak uzlaştırmaya ilişkin ayrıntılı hükümler, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer almaktadır. Uzlaştırmanın asıl hukuki dayanağı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’dur. Uzlaştırmaya ilişkin esaslar ve usul hükümleri, CMK’nın 253 ila 255. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Uzlaştırma kurumunun uygulama esasları, 5 Ağustos 2017 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği ile ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Yönetmelikte uzlaştırmanın yürütülme usulü, uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, etik kuralları, görevlendirme usulü ve uzlaştırma raporlarının düzenlenmesi gibi hususlar açıklanmıştır. Bu yönetmelik, CMK’nın ilgili hükümlerini tamamlayıcı ve uygulamaya yön verici niteliktedir.

 

 

1.3.UZLAŞTIRMANIN ŞARTLARI

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. Maddesinde uzlaştırmanın şartları açıklanmıştır;

·         Mağdurun gerçek kişi veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olduğu suçlar uzlaştırma kapsamındadır. Kamu tüzel kişileri aleyhine işlenen suçun vasfı ve cezası ne olursa olsun uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. (CMK md.253/1).

·         Kural olarak soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi tüm suçlar uzlaştırma kapsamındadır. (CMK md.253/1-a).

·         Şikâyete tabi suçlar hariç olmak üzere; TCK dışındaki özel kanunlarda düzenlenen suçlara uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilgili özel kanunda uzlaştırma yoluna gidilebileceğine dair açık hüküm olmalıdır (CMK md.253/2). Yani, şikâyete tabi suçlar ister özel kanunda isterse TCK’da olsun uzlaşma hükümlerine tabidir. Ancak, özel kanunlarda şikâyete tabi olmayan bir suçun uzlaşma kapsamına girebilmesi için özel kanundaki bir hükümle uzlaşmanın düzenlenmesi gerekir.

·         Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda (cinsel taciz suçu, cinsel saldırı suçu vs.) uzlaştırma yoluna gidilemez.

·         Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz (CMK md.253/3).

·         Suçun birden fazla faili varsa; aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın, ancak uzlaşan fail uzlaşma hükümlerinden yararlanır. Çok failli suçlarda mağdur tüm faillerle uzlaşabileceği gibi sadece bir veya birkaç faille de uzlaşabilir. Uzlaşılmayan fail veya failler hakkında soruşturmaya veya kamu davasına devam edilir.

·         Suçun birden fazla mağduru varsa; şüpheli veya sanık tüm mağdurlarla uzlaşmak zorundadır. Şüpheli veya sanık tüm mağdurlarla uzlaşma ise uzlaştırma hükümlerinden yararlanamaz. Örneğin; iki kişiye karşı dolandırıcılık suçu işlediği iddia edilen fail, her iki mağdur ile uzlaşmalıdır. Failin sadece mağdurlardan biriyle uzlaşması halinde, CMK md.253’te düzenlenen uzlaştırma hükümleri uygulanmaz.


CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA UZLAŞTIRMANIN HUKUKİ SONUÇLARI

2.1. UZLAŞMA ANLAŞMASININ GERÇEKLEŞMESİ DURUMUNDA HUKUKİ SONUÇLAR

Uzlaştırma sürecinde tarafların uzlaşma konusunda mutabakata varması, ceza muhakemesi sürecinin farklı evrelerinde meydana gelebilir. Bu mutabakat hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında gerçekleşebilir. Uzlaşmanın gerçekleştiği aşamaya göre doğuracağı hukuki sonuçlar da farklılık arz etmektedir. Bu nedenle öncelikle soruşturma aşamasında uzlaşma sağlanması durumunun hukuki etkileri incelenecek, ardından kovuşturma aşamasında uzlaşmanın sonuçları değerlendirilecektir. Son olarak ise, uzlaşmanın gerçekleştiği aşamadan bağımsız olarak ortaya çıkan diğer hukuki sonuçlara yer verilecektir.


2.1.1. SORUŞTURMA AŞAMASI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME

Ceza muhakemesinde uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini derhâl (def’aten) yerine getirmesi durumunda, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmektedir. Ancak uzlaşma kapsamında üstlenilen edimin ileri bir tarihte yerine getirilmesi, taksitlendirilmesi ya da sürekli bir nitelik taşıması hâlinde, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Bu durumda, CMK m.171’de kamu davasının açılmasının ertelenmesi için aranan koşullar ayrıca aranmaz. Erteleme süresi boyunca dava zamanaşımı süresi işlemeyecektir. Şayet erteleme kararı verildikten sonra şüpheli, uzlaşma yükümlülüklerini yerine getirmezse, yine CMK m.171/4’te belirtilen koşullara bakılmaksızın doğrudan kamu davası açılması mümkündür. Bu düzenleme, uzlaşmanın etkinliğini sağlamak ve edimin ifasını güvence altına almak amacı taşımaktadır. Bu durum 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. Maddenin 19.fıkrasında düzenleme alanı bulmuştur.


2.1.2. KOVUŞTURMA AŞAMASI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME

Kovuşturma aşamasında uzlaşmanın gerçekleşmesi, ceza muhakemesi sürecinde önemli bir hukuki sonuç doğurur. Bu aşamada tarafların uzlaşmaya varması hâlinde, mahkemece yargılamaya devam edilmeksizin davanın düşmesine karar verilir. Mahkemenin, uzlaşmanın gerçekleştiğini tespit etmesi ve tarafların edimlerini yerine getirdiğinin anlaşılması üzerine, artık fiilin sübutu ya da sanığın sorumluluğu yönünden bir değerlendirme yapmasına gerek kalmaz. Bu durum, hem yargılama sürecinin kısa sürede sona ermesini sağlar hem de mağdurun zararının telafisine öncelik veren bir çözüm yolu sunar. Ancak uzlaşma ediminin ileri tarihe bırakılması, taksitlendirilmesi ya da sürekli bir nitelik taşıması hâlinde mahkeme, bu edimin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek amacıyla durma kararı verilir. Durma sürecinde zamanaşımı süresi işlemez. Edimin bu süre içerisinde gerçekleşmediğinin tespit edilmesi durumunda yargılamaya kaldığı yerden devam olunur. Bu durum 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 254.maddesinde düzenleme alanı bulmuştur.

 

2.1.3. UZLAŞMA DURUMUNDA DİĞER HUKUKİ ETKİLERİ

Ceza muhakemesi hukukunda uzlaştırma, yalnızca yargılamaya son verme işleviyle sınırlı olmayıp, aynı zamanda taraflar bakımından çeşitli sonuçlar doğuran kapsamlı bir müessesedir. Uzlaştırma süreci başarıyla tamamlandığında, hem şüpheli/sanık hem de mağdur açısından çok yönlü hukuki etkiler meydana gelir.

Her şeyden önce, uzlaştırma sonucunda şüphelinin edimini derhâl yerine getirmesi durumunda, Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. Bu karar ile şüpheli hakkında herhangi bir mahkeme süreci başlatılmaz ve dosya işlemden kaldırılır. Ancak edimin ifası ileri tarihe bırakılmış, taksite bağlanmış veya süreklilik arz eden bir nitelik kazanmışsa, bu durumda CMK m.171’de öngörülen şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir; bu süre zarfında ise zamanaşımı süresi işlemez.

Kovuşturma aşamasında uzlaşma sağlanmış ve uzlaşma edimi yerine getirilmişse, mahkemece davanın düşmesine karar verilir. Böylece mahkûmiyet hükmü tesis edilmeksizin yargılamaya son verilmiş olur. Mahkeme, edimin ifasının zamana yayıldığı durumlarda durma kararı verilir.

Şüpheli veya sanık bakımından uzlaşma, ceza yargılamasına tabi tutulmaksızın yargılama sürecinden kurtulma ve adli sicile herhangi bir mahkûmiyet kaydı yansımadan sürecin sonlandırılması anlamına gelir. Böylelikle sanığın adli geçmişi olumsuz etkilenmez.

Mağdur açısından ise uzlaşma, zararın doğrudan giderilmesini sağlayan pratik bir çözüm yolu sunar. Özellikle maddi zararların karşılanması, bağış yapılması, özür dileme ya da sosyal hizmette bulunma gibi edimlerle mağdurun tatmin edilmesi mümkündür. Uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz. Uzlaştırma sürecinde toplanan deliller hukuk davalarında delil olarak kullanılamaz.

Bunun yanında, uzlaştırma sürecinin başarıyla tamamlanmış olması, aynı fiilden ötürü yeniden uzlaştırma süreci işletilemeyeceği anlamına gelir. Zira uzlaştırma tek seferlik bir çözüm mekanizması olarak öngörülmüştür. Ayrıca, disiplin hukuku açısından her ne kadar ceza muhakemesi süreci sona ermiş olsa da ilgili fiil idari veya meslekî açıdan değerlendirilmeye devam edilebilir.


2.2. UZLAŞMA ANLAŞMASININ GERÇEKLEŞMEMESİ DURUMUNDA HUKUKİ SONUÇLARI

Uzlaşma anlaşması gerçekleşmezse, uzlaştırma bürosu savcılığı bir iddianame ile kamu davası açar. Kovuşturma aşamasında uzlaştırma yoluna gidilmiş ve uzlaşma sağlanamamışsa, ceza davasını gören mahkeme de yargılamaya kaldığı yerden devam eder.

Soruşturma dosyası uzlaştırmaya gönderilmemiş veya uzlaştırma girişimi başarısız olmasına rağmen, fail ve mağdur bir uzlaşma anlaşması yaparak iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar, uzlaştırma bürosu Cumhuriyet savcısına uzlaşmanın gerçekleştiğini beyan edebilirler. Bu halde, suçun uzlaştırma kapsamında suçlardan olduğu anlaşılırsa savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Mahkeme tarafından dava dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesinden sonra uzlaşma gerçekleşmezse; yani kovuşturma aşamasında, tarafların aralarında anlaşarak daha sonra uzlaşma gerçekleştirmeleri kabul edilmemiştir. 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Ceza muhakemesi hukukunda uzlaştırma kurumu, klasik ceza adalet anlayışının ötesine geçerek, özellikle mağdur odaklı ve toplumsal barışı önceleyen bir yaklaşımla hem ceza hem de özel hukuk alanında önemli sonuçlar doğuran bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. Tarafların iradesine dayalı olarak yürütülen bu süreçte, fail ile mağdur arasında doğrudan iletişim kurulması ve mağdurun zararının telafisi sağlanmak suretiyle hem failin topluma yeniden kazandırılması hem de mağdurun adalet duygusunun tatmini hedeflenmektedir.

Uzlaştırmanın hukuki sonuçları, gerçekleştiği aşamaya göre farklılık arz etmektedir. Soruşturma aşamasında uzlaşma sağlanması hâlinde, şüphelinin edimini defaten yerine getirmesi durumunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirken; edimin ileri tarihte ifası söz konusu olduğunda kamu davasının açılması ertelenmektedir. Kovuşturma aşamasında ise, uzlaşmanın gerçekleşmesi ile mahkemece davanın düşmesine karar verilir. Her iki durumda da fail hakkında mahkûmiyet kararı verilmemekte, böylece adli sicil kaydı oluşmamakta ve yargılamaya konu eylemle ilgili ceza tehdidi ortadan kalkmaktadır.

Bununla birlikte uzlaştırmanın sonuçları sadece ceza muhakemesiyle sınırlı değildir. Özellikle mağdur açısından zararının karşılanması, ileride açılabilecek özel hukuk davaları bakımından ya dava şartını ortadan kaldırmakta ya da dava konusu zarar kalmamış olacağından davanın esası hakkında karar verilmesine engel teşkil etmektedir. Uzlaşma metinlerinde yer verilen ibra ve feragat ifadeleri, özel hukuk yargılamalarında bağlayıcı belge niteliği taşıyabilmektedir. Bu nedenle uzlaştırma belgelerinin düzenlenmesi sürecinde yalnızca ceza hukuku değil, özel hukuk yönünden de doğabilecek sonuçlar öngörülmeli ve taraflar bu konuda bilgilendirilmelidir.

Sonuç olarak uzlaştırma, yalnızca ceza muhakemesinde muhakeme ekonomisine hizmet eden bir kurum olmanın ötesinde, failin sorumluluk almasını ve mağdurun tatminini sağlayan onarıcı adaletin somut bir tezahürüdür. Ancak bu kurumun etkinliği, uygulayıcıların bilinçli hareket etmesine, tarafların doğru yönlendirilmesine ve uzlaşma belgelerinin dikkatle hazırlanmasına bağlıdır. Uzlaştırma, uygun şekilde işletildiğinde, hem ceza sistemine düşen yükü azaltacak hem de daha insani ve çözüm odaklı bir adalet anlayışını kurumsallaştıracaktır.


KAYNAKÇA VE ATIF YAPILAN KAYNAKLAR

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2020/7312 E., 2021/1052 K.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2018/4056 E., 2019/1376 K.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2022/4456 E., 2023/2389 K.

Aynı fiilden iki kez yargılanmama ilkesi: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7 No’lu Protokol, m. 4.

Centel, Nur, Hamide Zafer, ve Özlem Yenerer Çakmut. Ceza Muhakemesi Hukuku. Beta Yayıncılık, 2021, s. 740.

Yılmaz, Zeynel. Ceza Muhakemesi Hukuku. Seçkin Yayıncılık, 2022, s. 1024.

Gökcan, Hasan Tahsin. “Ceza Yargılamasında Alternatif Yöntemler ve Uzlaştırma.” Ceza Hukuku Dergisi, vol. 15, no. 1, 2017, pp. 45-68.

Doğan, Özlem. “Failin Suçla Yüzleşmesi: Uzlaştırma Sürecinin Kriminolojik Yönü.” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, vol. 10, no. 1, 2021, pp. 89-110.

Kocaman, Tunay. “Ceza Adaletinde Uzlaştırmanın Yargısal Sisteme Katkısı.” Hukuk Araştırmaları Dergisi, vol. 8, no. 3, 2020, pp. 311-329.

Toplum ve Ceza Hukuku Araştırmaları Derneği. Ceza Hukukunda Alternatif Çözüm Yolları. Ankara: Adalet Yayınevi, 2020.

Karaman, Derya. “Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma Kurumunun Önemi.” Ankara Barosu Dergisi, vol. 74, no. 2, 2019, pp. 231-256.

Yenisey, Feridun. Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma. 3. baskı, İstanbul: Beta, 2018.

ree

AVUKAT MERT YALÇIN

SİTEMİZDEKİ MAKALELERİN İZİNSİZ PAYLAŞIMI DURUMUNDA YASAL SÜREÇ HAKKI SAKLIDIR.

YALÇIN HUKUK OFİSİ.

Comments


KATEGORİLER

bottom of page